Bugüne kadar ele geçen verilere göre Doğu Anadolu Bölgesi’nde yazı geleneğinin Urartu Krallığı ile birlikte başladığı görülmüştür. Urartular Yeni-Assur’dan aldıkları çivi yazısını başlangıçta Assurca kullanarak zamanla kendi dillerine adapte etmişlerdir. Urartu’da yazı çoğunlukla taş olmak üzere kil, metal, kemik gibi çeşitli malzemelerden yapılan eserler üzerine işlenmiştir. Taş yazıtlarının önemli bir kısmı bir yol güzergâhı üzerinde duran kayaya açılan panel üzerine işlenen metinlerdir. Bunun yanında bağımsız halde duran taş steller de önemli bir grubu oluşturur. Taş yazıtlar içindeki en büyük grup olan krali yapılarda ki inşa kitabeleri aynı zamanda birer mimari eleman işlevine de sahiptir. Metal eserler içinde de çoğunlukla tunç eserler üzerinde geçen ve hangi krala ait olduğunu belirten kısa yazıtlar göze çarpmaktadır. Bunların yanında az sayıda ele geçen kilden yapılmış tablet ve bullaların varlığı bilinmektedir. Ayrıca kimi mühürlerde de çivi yazısı karşımıza çıkmaktadır. Çanak-çömlekler üzerinde daha çok ölçek veya içindeki malın niteliğini belirtmek amacıyla çivi yazısını kullanmış oldukları gibi resim yazısını da kullanmışlardır. Urartu’da yazı dili oldukça standart ve birbirini tekrarlayan metinler şeklindedir. Tanrının adıyla başlar ve bazen kralın oldukça abartılı faaliyetlerinden bahseder. Diğer Antik Yakın Doğu uygarlıklarına göre Urartu’da oldukça geç başlayan yazı geleneği sınırlı bir kullanım alanına sahiptir. Yazının çoğunlukla krali faaliyetleri belirtmek için kullanılması, beraberinde işlenen konuların da sınırlı olmasını getirmiştir. Yazıtların çoğunluğunu oluşturan taş yazıtlar çoğunlukla askeri seferler, imar faaliyetleri, tarımsal etkinlikler ve dini ritüeller gibi konuları işlemektedir. Taş yazıtlar içinde kralların atla atlayışı veya ok atma gibi spor faaliyetlerini konu edinen istisnai yazıtlar da mevcuttur. Urartu’da sosyal hayatla ilgili bilgilerimizin sınırlı oluşu özellikle, ele geçen kilden yapılmış tabletlerin sayısının azlığından da kaynaklanmaktadır. Sınırlı sayıda ele geçen tabletlerin içeriğini ise toprak bağışı, ekmek ve silah dağıtımı, görevlendirme, mal aktarımı gibi konular oluşturmaktadır. Son yıllardaki kazılarda sayılarında artış gözlenen kil bullaların üzerindeki kısa yazıtlarda ise kişi ve kent adları, Urartu merkezleri arasındaki mal alışverişi hakkında çok değerli bilgiler elde edilmiştir. Yapılardaki mimari tasarıma oldukça dikkat eden Urartularda çivi yazıtları işlevsel kullanımının yanında bir dekoratif unsur olarak da görülmekteydi. Nitekim mezar ve kaya anıtların cepheleri ile yapıların özellikle giriş kısımları, mimariye uygun bir şekilde yazıtlarla bezenmiştir. Burada estetik kaygılar ön plandadır.
Urartu Dili
Urartu Dili'nin hangi ana dil ailesine mensup olduğuna dair bugüne kadar yapılan çalışmalarda gelinen nokta çok da belirleyici bir sonuca ulaşmamıştır. Bununla birlikte bu dilin, MÖ 2. binyılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kuzey Suriye’de yaygın olarak konuşulduğu anlaşılan Hurrice ile yakın akrabalıklar taşıdığı genel olarak kabul edilir. Ancak doğrudan doğruya Hurrice‘den gelişmediği, belki aynı süreçlerde konuşulan iki ayrı dil oldukları özellikle belirtilmelidir. Urartuca’nın en belirgin özelliği ergatif yapısıdır. Ergatiflik, geçişli fiillerle yapılan cümlelerin ve öznelerinin içinde bulunduğu haldir. Urartuca’nın yaşayan diller arasındaki akrabalık derecesi de tartışmalı olmakla beraber Doğu Kafkas dilleri ile benzer özelliklere sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu aşamada Hurrice ile Urartuca’nın Doğu Kafkas dilleri ile en yakın benzerliği ergatif özelliğinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu dillerde geçişsiz fiillerle yapılan cümlelerde özne yalındır. Geçişli fiillerle kurulan cümlelerde ise nesne yalın haldedir, özne ise ergatif haldedir. Bundan hareketle son yıllarda yapılan çalışmalarda, kimi Doğu Kafkas dilleri ile bağlantıları saptanmıştır. Bu diller ise Dargi-Lezgi, Laki, Avar-And, Çeçen-İnguş dilleridir.
Urartu Çivi Yazısı
Daha önce de belirttiğimiz üzere Urartuların en çok kullandıkları yazıt türü kaya yazıtlarıdır. Bugüne değin saptanan Urartu yazılı belgelerinin toplam sayısı 1700 adet civarındadır. Bunlardan 300 tanesi kapsamlı metinlerden oluşan taş yazıtlardır. Bunların birçoğu her ne kadar standart konular ve klişeleşmiş ifadelerle dolu olsa da içerik bakımından zengindirler. Bunun dışında yaklaşık 30 adet kil tablet mevcuttur. Geriye kalan yazıtlar ise bir iki satırlık metinlerden veya kişi adlarından oluşur. Bu tür kısa yazıtlar kilden yapılmış bullalar ile daha çok tunçtan yapılmış krali adak eşyaları üzerinde ve yine krallık ailesinin kişisel eşyaları üzerinde geçmektedir. Urartu’da çivi yazısının gelişim sürecini üç aşamalı olarak ele alabiliriz. Başlangıçta Yeni-Assur’dan alınmış yazı Assur dili ile birlikte kullanılmıştır. Yani Urartu'nun en erken yazı örnekleri Assur çivi yazısı kullanılarak Assurca kaleme alınmıştır. İkinci aşamada ise Urartu diline adaptasyon süreci başlar ve bu aşamada yazı yerel dile uygulanır. Ancak metinler hem yerel dil hem de alıntı yapılan kaynak dil kullanılarak yazılır. Üçüncü ve son aşama ise adaptasyon sürecinin büyük gelişim gösterdiği ve tamamen Urartuca kullanarak kendi yazı sisteminin oluşturulduğu görülür. Bu noktada artık yazı tamamen Urartuca’nın gereklilikleri doğrultusunda geliştirilerek kullanılmış ve kaleme alınmıştır. Urartu çivi yazısı yukarıda ana hatlarıyla vermeye çalıştığımız yazı gelişiminin bütün aşamalarını geçirmiştir. Krallığın kurucusu I. Sarduri tarafından Van Kalesi'nin batı uç noktasında yer alan Madır Burç yapısındaki taş bloklar üzerinde yer alan ve birbirini tekrar eden 6 adet yazıt Assurcadır: “Yazıtı (tableti), Lutibri oğlu Sarduri’nin (ki o) büyük kral, güçlü kral, her şeyin kralı, Nairi Ülkesi kralı, benzeri olmayan kral, hayret uyandıran çoban, savaşta korkmayan, asilere boyun eğdiren(dir). (Ben) Lutibri oğlu Sarduri, krallar kralı, bütün krallardan haraç aldım. Lutibri oğlu Sarduri der ki: bu yapının kireçtaşlarını Alniunu kentinden getirttim. Bu duvarı inşa ettim.” Urartu'da çift dilli yazıtlar çok fazla değildir. Urartuların merkezi Van’a bağlı Kevenli köyünde bulunan, Kral Minua’ya ait Assurca-Urartuca bilingual (çift dilli) yazıt ilginç bir örnektir. Nitekim en çok Assurca-Urartuca bilingual yazıtlar Assur ve Urartu sınır hatlarını oluşturan yerlerde bulunmuştur. Bu yazıtlar Urartu kralı I. Rusa’ya ait Topzawa, Mergeh Karwan, Movana ve Kelişin gibi çift dilli stellerdir. Urartu'da yapı kitabeleri ise daha çok bazalt, gabro ve diyorit gibi sert taşlara yazılmıştır. Kaya yazıtlarında ise daha yumuşak olan kireçtaşı veya andezitten ana kayanın yüzeyine açılan anıt ya da paneller tamamen pürüzsüz hale getirilerek işaretler kazınmıştır. Bu noktada özellikle sert volkanik taşlara çivi yazısının işlenmesinin oldukça ciddi bir sanatsal ustalık gerektirdiği kesindir. Bu aşamada kimi bilim insanları, Urartulu taş ustalarının aslında kabartma sanatında da Yakın Doğu'nun diğer çağdaş kültürlerinde olduğu gibi üretim yapabilecek düzeyde olmalarına rağmen kimi kültürel nedenlerle kabartmaların çok fazla tercih edilmemiş olabileceğini öne sürerler. Zira söz konusu anıtlar göz önüne alındığında çivi yazısının estetik görünümü de oldukça etkileyicidir. Van-Ayanis Tapınağı’nın cephesini süsleyen çivi yazılı bloklar ile Van Kalesi I. Argişti Mezarı cephesini süsleyen sanat eseri sayılabilecek yazıtlar bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Urartu yazısının Assur’dan alındığı aşikâr olmakla birlikte dış görünüşünün kendine özgü bir biçim aldığı anlaşılır. Bu durum zamanla kendine özgü bir yazım tarzı da geliştirmiştir. Örneğin Urartu'da çivi yazısının uygulanacağı malzeme göz önüne alınarak işaretlerin birbirini kesmemesine özen gösterilmiştir. Bu noktada yine daha çok yatay ve dikey işaretler kullanılmıştır. Yine bazı örneklerde satırlar düzgün yatay satır çizgileriyle birbirinden ayrılmışlardır. Urartuların yazıtlarda kullandığı metin dilini tekrar ele alırsak oldukça buyurgan ve katı bir üslubun kullanıldığı anlaşılmaktadır. Kralın mutlak otoritesi yazıtlarda hissedilirken burada da bir Assur etkisinden bahsedilebilir. Urartu örneklerinde de genellikle tanrı adıyla, tanrının vekili bir kralın konuşması söz konusudur. Sonraki aşamada yine kralın faaliyetleri ve buyrukları belli bir disiplin içinde verilir. Örneğin tanrının buyruğuyla sefere çıkış, sefer güzergâhı, ele geçirilen kentler belli bir düzen içinde verilir. Yine sefer esnasında hareket edilen orduya dair sayısal rakamlar verilir. Ele geçirilen ganimetler ve esirler de bazen niteliklerine göre sıralanır. Yazıtların sonunda ise genellikle yazıta zarar vereceklere karşı bir beddua metni bulunur: “Efendi tanrı Haldi'ye Sarduri oğlu İşpuini ve İşpuini oğlu Minua bu steli diktirdiler. Tanrı Haldi, kendi mızrağıyla sefere çıktı, Uiteruḫi boyunu yendi, Luša boyunu yendi ve Katarza boyunu yendi. Tanrı Haldi güçlü ve tanrı Haldi'nin mızrağıyla güçlüdür. Tanrı Haldi'nin kudretiyle Sarduri oğlu İşpuini ve İşpuini oğlu Minua Luša boyuna karşı sefere çıktılar. İşpuini güçlüydü ve Minua güçlüydü. Orduda 66 savaş arabası, ... bin 460 süvari ve 15.760 piyade vardı. Tanrı Haldi, Sarduri oğlu İşpuini ve İşpuini oğlu Minua'nın önünden gitti. Onlar, Luša ve Katarza boylarını püskürttüler ....Anaše Şehri'ne doğru ve büyük kuquru Şehri'ne doğru ilerlediler. Uiteruḫi, Luša ve Katarza boylarına... Etiuḫi Ülkesinin krallarından takviye birlikler yardıma geldiler. Tanrı Haldi, kendi mızrağıyla Uiteruḫi, Luša ve Katarza boylarına ve Etiuḫi Ülkesinin krallarına karşı sefere çıktı. Tanrı Haldi güçlü ve tanrı Haldi'nin mızrağı da güçlüdür. Sarduri oğlu İşpuini ve İşpuini oğlu Minua sefere çıktılar, Uiteruḫi, Luša ve Katarza boylarını ve Etiuḫi Ülkesini krallarının takviye birliklerini püskürttüler... Oradan Anaše Şehri'ne geldiler. ... bin 720 erkek, ... bin 670 kadın, ... yüz 26 at, 13.540 büyükbaş hayvan, 20.785...” Urartu yazıtlarının bir diğer önemli türü yapı kitabeleridir. Bunlar sitadellerde yer alan krali yapıların sütun altlıklarında olabileceği gibi bugün Edremit Kadembastı (Katepants) mevkiinde yer alan ve Minua Dönemi'ne tarihlenen kanal yazıtları gibi de olabilmektedir. Urartu’nun güçlü kralı Minua, Van Ovası’na su getirmek için büyük bir kanal yaptırmıştır ve bu kanalın kimi yerlerindeki destek duvarlarına kendi adına çivi yazılı taş bloklar yerleştirmiştir. Bu yazıtlar içerik açısından hemen hemen aynı olmasına rağmen nitelik açısından da oldukça önemlidir; “İşpuini’nin oğlu Minua, Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde bu kanalı açtı. Adı Minua kanalıdır. Tanrı Haldi’nin büyüklüğü sayesinde, Minua, güçlü kral, büyük kral, Biainili Ülkelerinin kralı, Tuşpa kentinin efendisidir. Minua der ki: Kim bu yazıyı silerse, kim bunu görürse, kim başkasına; ‘Bu kanalı ben açtım’ derse o, Tanrı Haldi, Tanrı Teişeba, Tanrı Şivini ve bütün tanrılar tarafından mahvedilsin; güneş ışığından yoksun edilsin.” Aynı bölgedeki bir başka yazıt ise içeriği itibari ile Urartu'da nadir görülen örneklerdendir. Daha önce de belirttiğimiz gibi Urartu’da sosyal hayata veya günlük yaşama dair bilgi veren yazıt çok azdır. Söz konusu yazıt Minua Kanalı ile ilişkili olarak gerçekleştirilen çeşitli imar faaliyetlerine ilişkin bizlere bilgi vermektedir; “Bu bağ Minua’nın eşi Tariria’nın (dır). Adı Taririahinili(dir).” Yazıtta Urartu kralı Minua’nın karısı için bir bağ yaptırmış olduğunu öğrenmekteyiz. Bugün yazıtın bulunduğu alan, Van Gölü’ne doğru açılan yarım daire biçimli ve yine bağlarıyla ünlü bir yerdir. Söz konusu yazıt Urartu toplumunda soylu kadınların konumuna dair bilgi veren az sayıdaki yazıttan bir tanesidir.
TOPZAWA STELİ
KALEŞİN STELİ