Çivi yazılı metinlerdeki bazı detaylar Urartu devlet yönetimine ilişkin kimi çıkarımlar yapmamıza olanak tanır. Dönemin diğer devletlerinde olduğu gibi monarşik bir yönetim söz konusudur. Krallık babadan oğula geçer. Aynı hanedan/aile içinde devam eden bir yönetim anlayışı söz konusudur. Kral Yakın Doğu’nun geleneksel kral tanımı çerçevesinde görkemli unvanlarla anılır: Güçlü Kral, Büyük Kral, Biainili Ülkesi’nin Kralı, Krallar Kralı, Tuşpa Şehri’nin Kahramanı.
Argişti oğlu Sarduri, güçlü kral, büyük kral, yeryüzünün kralı, Biaina Ülkesi kralı, kralların kralı, Tuşpa Kentinin beyi(dir).”
Baş tanrı Haldi krallık faaliyetlerinin birçoğunda temel vurgu olarak kullanılır. Bu yönüyle aynı zamanda teokratik bir yönetim vardır. Baş tanrı Haldi krala meşruiyet tanır.
Tanrı Haldi’nin gücüyle, Argişti oğlu Sarduri der ki; kamani ay(ında?) tarnuni askerlerimi topladım. Efendi Tanrı Haldi'ye, Fırtına Tanrısı, Güneş Tanrısı (ve) Biainili Ülkesi’nin (bütün) tanrılarına Düşman Ülkelerine karşı bana büyüklük versin diye yalvardım(?), tanrılar yakarışımı duydu…
…Tanrı Haldi’nin büyüklüğü sayesinde, Argişti oğlu Sarduri der ki; Tanrı Haldi bana krallığı verdiğinde babamın krallık (tahtına) oturduğumda…
Gücünü Haldi’den alan kral mutlak hükümdardır ve Urartu ülkesinin tümünde tanrı Haldi adına hak sahibidir. Kale inşa eden, su kanalı yapan, askeri sefere çıkan kral, daima baş tanrı Haldi’nin adıyla, icazetiyle işe koyulmuştur. Yurdun çeşitli bölgelerinde prestijinin, propagandasının da sembolü olan krali kentler kurar.
Kral İşpuini ve oğlu Minua Dönemi ise ortak yönetim dönemidir. Aynı döneme ilişkin birkaç yazıtta ise üçlü bir yönetim söz konusudur.
“Tanrı Haldi’nin gücü sayesinde, Sarduri oğlu İşpuini der ki; İşpuini oğlu Minua, Minua oğlu İnuşpua, Tanrı Haldi’nin susi tapınağını inşa etti. Tuşpa kentinde Tanrı Haldi Kapılarını mükemmel bir şekilde yaptılar. .......boğa, koyun. Tanrı Haldi Kapıları Sarduri oğlu İşpuini, İşpuini oğlu Minua, Minua oğlu İnuşpua’ya büyüklük ve hayat bahşetsin.
İşpuini-Minua ve İnuşpua ortak yönetim dönemini oluşturan koşullar ve tercihler ise açık değildir. Beklenenin aksine Minua’dan sonra ise İnuşpua değil, Argişti krallık tahtında görülür.
Urartular merkezi yayılım alanlarının dışında ise eyalet sistemi üzerinden yönetim ve denetim fonksiyonlarını yürütmüşlerdir. Urartu ve Assur yazılı kaynakları, az da olsa Urartu eyaletleri ve bunların valileri hakkında bilgi verir. Örneğin II. Sarduri dönemi Bahçecik yazıtında vali adı vererek yönetim bölgesinin sınırları da çizilmiştir.
…Sarduri der ki: Zaiani’yi ülkede, Melitea (Malatya) Şehri’nde kadar, Qumaha (Adıyaman) Şehri’ne kadar, Arme Ülkesi’ndeki Nihiria Şehri’ne kadar ve Haşime Ülkesi’ne kadar vali olarak, atadım …
Eyaletler Urartu’nun krali merkezlerden uzak bölgelerindeki ekonomik ve stratejik öneme sahip bölgesel yönetim merkezleridir. Bu noktada bugün Erzurum, Erzincan, Elazığ-Malatya, Urmiye Havzası gibi alanlarda Urartu eyaletlerinin kurulmuş olduğu düşünülebilir. Bu bölgelerdeki krali merkezlerle birçok yönden paralellik taşıyan Erzincan-Altıntepe, Elazığ-Palu, Muş-Kayalıdere gibi Urartu yerleşmelerinin eyalet merkezleri olduğu öne sürülebilir. Bunlarda da krali merkezlerde olduğu gibi, tapınak, saray, depo yapıları olabilmektedir.
Urartu’da daha dar ve yerel idari birimler ise aşiret merkezleri olarak tanımlanabilir. Yöneticileri Urartu yazıtlarında sıklıkla adı geçen, kırsal bölgede, bazen yüksek dağlık alanlarda daha kapalı yerel küçük bölge ile yerleşim alanları ve toplumlara işaret eder. Bölgenin coğrafyası ve yakın dönem siyasi tarihine bakıldığında sosyo-ekonomik, siyasi ve güvenlik politikaları çerçevesinde kimi zaman taraf değiştirebilen topluluk ve yöneticilerinden bahsedilebilir.
Toprakkale’de bulunmuş çivi yazılı kil tablet Urartu’daki bazı meslekler ve görevliler hakkında bilgi verir. Toplam 5.507 kişiden oluşan saray personeli arasında tanımlanabilir/okunabilen gruplar şu şekilde sıralanabilir:
66 dokumacı, 3784 hadım görevli, 108 saray bekçisi, 119 muhasebeci, 10 müfettiş, 168 saray hizmetçisi, 71 katırcı, 20 marangoz, 1188 köpek tutucu.
Urartu ekonomisinin temel dinamiklerini tarım ve hayvancılığın oluşturduğu söylenebilir. Aynı durum devleti oluşturan ailede olduğu kadar Urartu toplumu ve Urartu coğrafyasına yayılan diğer yerel toplumlar için de geçerlidir.
Urartu Krallığı’nın ana yayılım alanı bir başka deyişle krali merkezlerini kurduğu bölgeler, tarımsal potansiyelin de yüksek olduğu alanlardır. Bunlardan Van Gölü Havzası ve Iğdır-Aras Havzası ön plana çıkan bölgelerdir. Krali merkezler aynı zamanda tarımsal üretimin, depolama ve iş gücü noktasında organizasyonunun yapıldığı ekonomik üslerdir. Kazılan neredeyse tüm krali merkezlerde ortaya çıkarılmış depolama birimleri ve binaları bu işlevlerinin belirgin kanıtlarını oluşturur. Krallar yazıtlarda tahıl depoları inşa ettiklerini özellikle belirtirler. Bazen her biri tonlarca ürün alabilen iri küplerin sıralar halinde omuzlarına kadar toprağa gömüldüğü bu tahıl depoları, krali kentin surlarla çevrili ana binalarını oluşturur. Daha çok buğday ve arpa tarımı yapıldığı bu depolardaki küpler içinde bulunan ürünlerden anlaşılır.
Urartu kralları, birçok yazıtta onlar işlemeden önce toprağın çorak olduğunu, ekilecek tarlalar, bağlar, bahçeler ve bunların sulanması için kanallar açtırdıklarından bahseder. Krali kentler kurulurken bu alanların denetimindeki tarımsal arazilerin de birlikte planlandığı ve tarımsal altyapı hizmetlerinin de kurulduğu anlaşılmaktadır. Kral bütün bu işleri tanrı adına yapar ve yararlananların özellikle baş tanrı Haldi için kurban sunmasını da talep eder.
Özel mülkiyetin olduğuna dair de birkaç kanıt vardır. Örneğin I. Rusa’nın Oğlu Argişti “…bu yerden yani Gilurani’nin ormanı önünden, Batu oğlu İşpilini’nin bahçesine kadar… ok attığını ifade eder.
Urartu’da organize tarım faaliyetlerine işaret eden bir diğer maddi kültür kalıntısı barajlar ve sulama kanallarıdır. Bunlardan en göze çarpanı ise Hoşap Çayı’ndan Van Ovası’na su getiren ve getirdiği güzergâha da tarımsal su sağlayan Minua Kanalı’dır. Argişti oğlu Rusa Dönemi’ne tarihlenen Keşişgöl Barajı ise diğer bir sulama sistemine işaret eder.
Urartu coğrafyası ve iklimi ekonominin temel unsuru olarak hayvancılık yapılmasını bir anlamda zorunlu kılmaktadır. Bu yüksek plato birçok ürünün yetişmesine uygun değildir. Uzun ve sert geçen kış mevsimi üretim ekonomisini birçok noktada kısıtlamıştır. Yüksek platolarda geniş otlaklar ve su rezervleri ile iklim küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde büyük avantaj sağlar. Urartu merkezlerinde ortaya çıkarılan hayvan kemikleri krali kentlerde, hayvanların temel besin kaynakları olduğunu gösterir. Yaylacılık hayvancılığa dayalı ekonominin bölge için zorunlu kıldığı bir yaşam modeli olmuştur. Yaz ayları geldiğinde Urartu’nun hayvancılıkla uğraşan kırsal nüfusunun büyük bölümünün daha yükseklerdeki yaylalara çıktığı ve bu alanlarda 3-4 ay boyunca konakladıkları kabul edilir.
Urartu’nun askeri seferleri devlet için ciddi ekonomik getiri sağlayan faaliyetlerden biridir. Neredeyse her kral tarafından sıklıkla yapıldığı anlaşılan bu seferlerin başkaldıran topluluk, ülke veya bölgesel krallıklara karşı olduğu anlaşılır. Urartu’nun sistemli ekonomik çıkar amaçlı askeri seferlerinin bir diğer nedeni “vergi mükellefi” olan aşiret ve diğer bölgesel yönetimlerin bu taahhütlerini yerine getirmemiş olmasıdır. Vergilendirme dönemin önemli krallıklarının önemli ekonomik girdisini oluşturur. Bu bağlamda yapılan seferler sonucunda ele geçirilen ganimetlerin niteliği işin potansiyeli hakkında da bilgi verir. Urartu kralları ele geçirdikleri ülkelerden elde ettikleri ganimetleri büyük bir övgüyle sıralarlar. Kimi abartılı bu envanterler ganimet politikasının boyutlarını belli ölçülerde kavramamıza yardımcı olur. İnsan, hayvan ve çeşitli madenlerin bu seferlerin temel ganimetlerini oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu geleneğin Urartu tarihi boyunca devam ettiği anlaşılır. Örneğin I. Argişti’nin Van Kalesi’ndeki mezarının cephesine çivi yazısı ile yazdırdığı yıllıkları bu seferlerdeki ganimet miktarı hakkında bilgi verir. Kral ülkenin çeşitli bölgelerine yaptığı seferlerde yaklaşık 150.000 büyükbaş, 680.000 küçükbaş, 13.000 at ve 450 adet deveyi ganimet olarak almıştır ki bu sayılar sadece Argişti Mezarı’ndaki yıllıklarından edindiğimiz genel sayılardır. Esir alınan insan sayısı ise delikanlı, kadın ve erkek olmak üzere toplam 250.000 civarıdır. Tarihi boyunca Urartu’nun sefer yaptığı bölgelerde ciddi bir tehcir politikası izlediği gözlenir. Bu bazen ekonomik, yani o insanların iş gücünden yararlanmak için kullanılır bazen ise sistematik bir asimilasyon programı çerçevesinde gelişir. Bu seferler sonucu gerçekleşen toplu nüfus aktarımları Urartu coğrafyasındaki iskan politikasını ve sosyo-ekonomik yapıyı belirleyen çok önemli unsurlardan biri olmuştur.
Genel hatları ile Urartuların tehcir uygulaması amaçlarının
-Yeni yerleşim alanlarını kurmak ve insanları bu bölgelere yerleştirmek
-Fethedilen alanlarda veya merkezde sorunlu toplulukları yer değiştirerek asayişi sağlamak
-Asker ihtiyacını gidermek
-Ustalık gerektiren özel işlerde kullanılacak insan kaynağı sağlamak olduğu söylenebilir.
Madenciliğin Urartular için önemli bir ekonomik girdi olduğu çoğu zaman dile getirilir. Bölgenin zengin bakır ve demir maden yatakları vardır. Ancak bunların Urartu döneminde işletildiğine dair henüz doğrudan bir arkeolojik bulguya rastlanmamıştır. Urartu merkezlerinde çok sayıda ortaya çıkarılan demir ve tunç eserlerin kaynağı kimi zaman tartışma konusudur. Mezarlardan çıkmış tarım aletleri, takı, eşya ve çeşitli aletler hatırı sayılır bir maden üretimini ve ticaretini gösterir. Bazı Assur yazıtlarında Urartu’dan ganimet olarak demir alındığından bahsedilir. Bütün bunlar Urartu coğrafyasında demirin önemli bir ekonomik değer olabileceğini gösterir.
VAN DAĞLARI
YAYLACILIK